Türkiye Barolar Birliği 39. Baro Başkanları toplatısında Şanlıurfa Barosu Başkanı Av. Abdullah Öncel tarafından Bölge Baroları adına ortak açıklama yapıldı.
Sayın Birlik Başkanı, TBB Yönetim Kurulu Üyeleri ve Baro Başkanları,
Türkiye’nin en zor ve insan hakları ihlallerinin, uluslararası hukukun insanlığa karşı suç olarak tarif ettiği köy yakma ve boşaltma, sistematik işkence, yargısız infazlar, faili meçhul cinayetler, zorla kaybetme gibi suçların en yaygın ve sıklıkla işlendiği bir bölgenin baro başkanları olarak Türkiye Barolar Birliğinin başkanlar toplantısında sizlere sesleniyoruz.
Aşağıda belirtilen barolarımız, her gün sokaklarda ya da evlerinde gözaltına alınıp birkaç gün sonra bir kuytulukta cesedi bulunan ya da ölü yada diri hiçbir zaman bulunamayan trajediler karşısında hak hukuk mücadelesini yılmadan ver korkmadan sürdürmüş, yaşam hakkını her zaman ve her koşulda amasız, fakatsız, koşulsuz savunmuştur.
Bizler, kimden gelirse gelsin, sivillere yönelik her türlü saldırıyı kınamış, hemen her fırsatta Kürt meselesinin yaşam hakkı başta olmak üzere ülkemizdeki sosyal, ekonomik ve siyasal hakların ihlaline kaynaklık ettiğini vurgulamış, savaşa ve çatışmaya karşı her zaman barışçıl çözümü savunmuş, Kürtlerin bu ülkenin bir parçası olduğunu, eşit ve özgür yurttaşlık bağlamında birlikte yaşama ülküsünü savunmuşuzdur.
2019 yılının başından bu güne kadar yaşadığımız bu trajedilerden birkaç örnek sıralamak gerekirse;
*Açlık grevine giren çocuklarının yaşamından endişe duyan anneler, ülkenin dört bir yanında tacize ve şiddete uğramış, 70 yaşındaki annelerin kolları arkalarında kıvrılarak gözaltına alınmıştır.
*14 Nisan’da Diyarbakır’da Recep Hantaş isimli yurttaş bir parkta polis kurşunuyla arkasından vurularak öldürülmüş, faili takriben bir ay sonra serbest bırakılmıştır.
*21 Nisan’da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Çubuk’ta planlı bir linç saldırısına uğramıştır.
*20 Mayıs’ta Urfa’da gözaltına alınan onlarca kişinin karakolun bahçesinde elleri arkadan kelepçeli yüzüstü yere yatırılmış kişilerin fotoğrafları basına servis edilmiştir.
*22 Mayıs’ta Hakkari Yüksekova’da askerlerin açtığı ateş sonucu Sertip Şen isimli çoban öldürülmüş, Sertip’in faili soruşturmanın akabinde serbest bırakılmıştır.
*16 Temmuz’da Dersim’de buldukları savaş artığı mühimmatın patlaması sonucu Nupelda ve Ayaz isimli kardeşler yaşamını yitirmiştir.
*18 Temmuzda Trabzon’da, resmi adı Irak Federal Kürdistan Bölgesi olan Federal Kürt Bölgesinden gelen turist kafilesindeki bazı kişilerin boynunda Kürdistan yazılı atkı olduğu için ırkçı bir güruhun saldırısına uğramış ve saldırıya uğrayanlar gözaltına alınmıştır.
*1 Ağustos’ta Hakkari Derecik İlçesinde 15 yaşındaki Vedat Ekinci askeri noktadan açılan ateş ile öldürülmüştür.
*19 Ağustos’ta Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye Başkanları içişleri bakanın kararıyla görevden alınmış ve yerlerin o illerin valileri kayyum olarak atanmıştır.
*12 Eylül’de Diyarbakır’ın Bağlar İlçesinde zırhlı aracın çarptığı 6 yaşındaki Efe Tektekin yaşamını yitirmiştir. Efe’nin 85 yaşındaki dedesi Mehmet Tektekin de 6 Haziran 2018 yılında TOMA’nın çarpması sonucunda yaşamını yitirmiştir.
*12 Eylül’de Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde sivil bir aracın geçişi sırasında gerçekleşen patlama sonucunda 7 kişi yaşamını yitirmiş çok sayıda kişi de (13 kişi) yaralanmıştır.
*Evlatlarını geri isteyen anneler, devletin değilde bir siyasi partinin kapısında çözümü, barışı aramış, amacı çözüm, onurlu bir barış olmayan cenahlar tarafından bu durum kullanılmıştır.
*Ankara Barosu ve İnsan Hakları Merkezi gözaltında işkenceye uğrayan vatandaşlara, Van Barosu’da henüz 13-14 yaşlarında olan çocuklara ses olarak tamamen hukuk çerçevesinde raporlama yaptıkları için terörizmle suçlanmış, ciddi baskı ve ötekileştirmeye maruz kalmıştır.
*Son olarak Diyarbakır Barosu Üyesi meslektaşımız Av.Selahattin Demirtaş yargılandığı dosyada tahliyesine karar verilmiş, mahsup işlemlerinin yapılmasının ardından tahliye edilmesi beklendiği gün, 5 yıl önce başlatılan ve aynı suç iddiaları kapsamında mükerrer olan bir soruşturma ile hukuksuzca tekrar tutuklanmıştır. Selahattin Demirtaş’ın siyasi bir kararla yeniden tutuklanmasına karar verilmesi yargı bağımsızlığın geldiği noktayı göstermektedir. Tam da bu noktada yargı reformu noktasında yapılan düzenlemeler olumlu olarak karşılansa da siyasetin yargı üzerindeki elini çekmemesi halinde yapılacak düzenlemelerin iyi niyetten ve samimiyetten uzak olacağını belirtmek istiyoruz.
Biz aşağıda imzası bulunan Barolar olarak bunlara tepki gösterdiğimiz, adalet istediğimiz, vicdan çağrısı yaptığımız, halkların barış içinde eşit ve özgür bir şekilde yaşamasını yüksek sesle dile getirdiğimiz için, “vatan hainliği ile karşı karşıya kalmakta, terörizm damgası yemekteyiz. Eğer doğruları söylemek, hukuku, yaşamı ve birlikte yaşamı savunmak vatan hainliği ise bizler “Nazım Hikmetin de söylediği gibi “vatan haini” olmaya devam edeceğiz.
Bizler, 2 Eylül’de Sayın TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’nun katıldığı adli yıl açılış töreninde “vatan söz konusuysa, gerisi teferruattır” şeklinde sözleri yerine “ Söz konusu hukuk ise gerisi teferruattır.” cümlesinin kullanılmasının daha doğru ve yerinde olacağını düşünmekteyiz. Çünkü “ yaşam hakkı, işkence yasağı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, ifade özgürlüğü, medya özgürlüğü, kamu hizmetine girme hakkı, hukuk güvenliği hakkı “ doğrudan doğruya yani insana ve hukuk devletine dair ne varsa o “teferruatın” içindedir. Bizce Hukuk ve Hukukun üstünlüğü herşeyin üstündedir ve diğerleri Hukuk karşısında teferruatttır. Herkes bu süreçte kullandığı dile azami özeni göstermek zorundadır.
Diyarbakır Baromuz her dönem olduğu gibi yine bu dönemde de İç İşleri Bakanının açık hedefi haline getirilmiş, son olarak yine aynı nitelikte bir sözlü saldırıya maruz kalmıştır. Bu doğrultuda Başta Diyarbakır Barosu olmak üzere tüm barolarımıza yönelecek her hangi bir saldırıya karşı olmak üzere TBB yönetimini duyarlılığa davet ediyoruz.
Yukarıda özet olarak sunduğumuz tablo dünyanın herhangi bir ülkesinde yaşansa, o ülkenin içişleri bakanının derhal istifa etmesi gerekmektedir. Bizde ise bakan, hala önüne geleni tehdit edip, hedef göstermektedir. Bizler her türlü militarizmi, ırkçılığı ve terörizmi şiddetle kınıyor ve redediyoruz. Ancak Kürt deyince “e biz kardeşiz” ama kardeş halkın hakkından hukukundan bahsedince “tüyleri diken diken olanların” hak, hukuk ve adalet anlayışından şüphe duymaktayız. Bu kapsamda ülkede demokrasi, hukukun üstünlüğü ilkeleri ayaklar altına alınırken; avukatlar öldürülürken, avukatlar dövülürken, avukatlar hukuksuz yargılamalarla cezalandırılırken, avukatlar yoksulluktan dolayı intihar ederken; barolar tehdit edilirken soruşturma ve kovuşturmalarla hizaya getirilmeye çalışılırken susmayı tercih eden; bütün bu olup bitenlere göz yuman ve tüm bunları görmezden gelenleri mesleği ve meslektaşlarımızı, baroları, hakkı, hukukun üstünlüğünü korumaya davet ediyoruz.
Son olarak özellikle son dönemde Barolar arasında oluşturulan ayrımcı yaklaşımlardan, ayrıştırmadan son derece rahatsız olduğumuzu belirtmek istiyor, Barolar arasında hiyerarşiyi de kati surette kabul etmediğimizi de belirtmek istiyoruz. Sorunlarımızın çözümü için yegane yolu hukukun üstünlüğünü esas alan eylem ve söylemlerde ısrar etmektir. Başkaca da bir yol yoktur. Bu ilkeden uzaklaşılmadığı sürece bizler her türlü işbirliğine hazırız. Barolar’ın ve burada bulunan tüm başkanların birbirlerine azami derecede saygı göstermesi gerektiğini hatırlatır, sosyal medya üzerinden yapılan açıklamaların tarafımızdan hiç bir surette kabul edilemeyeceğini de belirtmek istiyoruz.
Refah ve huzurun temelinin hukuk olduğunu hatırlatmakla birlikte tüm başkanlarımıza saygılarımızı sunarız.
Adıyaman Barosu Ağrı Barosu Batman Barosu
Bingöl Barosu Bitlis Barosu Diyarbakır Barosu
Hakkâri Barosu Iğdır Barosu Mardin Barosu
Muş Barosu Siirt Barosu Şanlıurfa Barosu
Şırnak Barosu Tunceli Barosu Van Barosu